Wristcutters

Wristcutters: A love Story 2006

imdb:75 (1000-500-500)
z801085005
beyazperde:85


Film çok ütopik bir yol hikayesi... İntihar edenlerin gittiği bir ara dünya gibi bir yerde geçiyor... Filmde gördüğümüz kişilerin intihar hikayelerini de dinliyoruz bir yandan...

Filmin müziklerini yapan Tom Waits bir yandan da en erdemli rolü kapmış
sdf
Zia: You remind me of what I was like before my suicide.
Mikal: What were you like?
Zia: I was happy...

Eugene: I'm not sitting in the back.
Zia: Why not?
Eugene: Cause everybody knows guy in the back seat doesn't have a cock.

Filmlerde anlatılan fıkralar (yeni bir tane daha)

Can Dostum Filminden iki tane fıkra:

Good Will Hunting - Can Dostum 1997
imdb:79 (25 000 25 000 25 000)
I Geçen uçağa bindiğimden pilot seferle ilgili anonsunu yaptıktan sonra mikrofonu kapatmayı unuttu ve ikinci pilota şöyle dediğini duyduk: 'Dostum şu an canım iki şeyi çok istiyor... Bir iyi bir oral seks; ikincisi güzel bir kahve...' Bunu duyan hostes hışımla yanımızdan geçiyordu ki ona: ' hey kahve götürmeyi de unutma' dedim... he he he...
- Sen hiç uçağa bindin mi?
- Hayır ama bu bir fıkra... Birinci tekil şahıstan anlatmak daha havalı oluyor.


II
Bakalim bunu anlayabilecek misiniz? Kucuk bir hikaye. Yasli bir cift var, Mary ve Paddy. Bi gun hadi diyelim 50. evlilik yildonumlerinde uyaniyorlar. Mary, Paddy'ye sevgiyle bakarak soyle diyor " Canim Paddy'cim, cok yakisiklisin, seni seviyorum. Sana kucuk bir hediye vermek istiyorum. Dile benden ne dilersen yerine getirecegim." Paddy'de cekinerek "Mary canim bu cok guzel bir teklif. Valla bu gectigimiz 50 senede ozledigim bisi vardir. EEE.. seyy... Bana saksofon cekmeni isterdim." Mary de "Tamam" diyerek takma dislerini bardagin icine koymus ve saksafona baslamis.Bir sure sonra Paddy " Ah ahhh, canimmmm, iste benimm ozledigim sey buydu. Muhtesemdi muhtesekmdi. Guzel Mary'im seni seviyorum. Senin icin yapabilecegim bisi var mi?" diye sorar. Mary gozlerini kaldirarak soyle der (agzina aldigi birayi doke saca) " Öp Bizi!!
(imdb'den çeviren Tuğba Öztermiyeci)

Chinatown- Çin Mahallesi (1974)
imdb:85 beyazperde:85
Jack Nicholson berberde duyduğu fıkrayı heyecanlı bir şekilde dedektiflik bürosunda anlatmaktadır... Fıkrayı yeni müşterisi Faye Dunaway de duyunca biraz bozulur:

Adamın biri karısını becermekten bıkmıştır. Dert yandığı arkadaşının bir önerisi vardır:
' Neden Çinliler gibi yapmıyorsun? Çinli önce biraz becerir sonra durur. Gidip biraz konfüçyüs okur ve geri gelir. Biraz daha becerir, tekrar durur ve biraz daha becerir. Sonra dışarıya çıkıp ayı ya da ona benzer bir şeyi seyreder. Bütün bunlar işi biraz daha heyecanlı hale getirir'
Adam evine gider ve kendi karısını becermeye başlar. Biraz sonra durur ve dışarıya çıkıp life okumaya başlar. Sonra tekrar içeriye girer ve onu tekrar becermeye başlar. Ayı seyretmek için dışarıya çıkar. Geri geldiğinde karısı ona bakar ve 'Senin neyin var? Bir çinli gibi sevişiyorsun'

Annie Hall (1977)
imdb82 (15 000- 10 000- 10 000)

'Groucho Marx'ın çok komik bir lafı vardır, Beni kabul edecek bir kulübe niye üye olayım ki!.. İşte kadınlarla olan ilişkim buna benziyor... Beni sevebilecek bir kadınla neden birlikte olayım ki...' şeklinde konuşarak başlıyor ve bir fıkra ile bitiriyor Woody Allen 'Annie Hall' filmini:

Sonra geç oldu. İkimiz de gitmeliydik. Ama Annie'yi görmek gene de iyiydi. Onun ne kadar harika bir kız olduğunu düşündüm. Onu tanımanın ne kadar güzel olduğunu. Ve aklıma o fıkra geldi. Hani adam ruh doktoruna gider ve 'Doktor kardeşim fıttırdı' der, 'kendini tavuk sanıyor'. Doktor da 'Eee! Getirseydiniz ya, tedavi ederdim' deyince, adam 'şey' der. 'iyi ama doktor sabahları onun sayesinde taze yumurta yiyoruz'. Galiba ben de insan ilişkileri üzerine aynı şeyleri hissediyorum. Çok akıldışı, mantıksız, hatta saçma olduklarını bilseniz de sürdürmeye çalışıyorsunuz. Çünkü hepimizin taze yumurtaya ihtiyacı var'

Desperado

Adamın biri bara girer ve 'Barmen, 300 dolara bahse girerim ki bir damlasını bile dışarı akıtmadan şu karşıdaki bardağa işeyebilirim' der. Adamla bardak arasında rahat 3 metre vardır. Barmen şöyle der: 'Burda durup oraya işeyebileceğini ve tek bir damlanın bile dışarıya gitmeyeceğine bahse mi girmek istiyorsun?'
'Evet' der adam. Barmen de kabul eder. Adam şeyini çıkarır ve düşünmeye başlar. Bardağı düşünür, şeyini düşünür sonra zıvanadan çıkar. Bara işer, sandalyelere işer, yere işer, telefona işer hatta barmenin üstüne işer. Bardak hariç lanet olasıca her yere işer. Barmen gülmekten kırılır. 'Seni Salak' der, 'Bana 300 papel borçlusun'...
Adam birkaç bilardo oynayan adamın yanına gider. Onlarla konuşur geri gelir ve barmene 300$ verir. Barmen: 'Neden bu kadar mutlusun? Biraz önce 300$ kaybettin' der.
Adam şöyle der: " Şuradaki adamlala barına, yerlere, telefonuna ve üzerine işeyeceğime ve senin zıvanadan çıkmamakla kalmayıp sevineceğine 500'ına bahse girmiştim.'



3 Renk Mavi (1993)
imdb:78 (5000-3500-5000)

Kadın doktora 'sürekli öksürüyorum' demiş...

Doktor ona bir hap vermiş...

Kadın: 'bu hap ne işe yarıyacak' diye sormuş...

Doktor 'bu çok güçlü bir müshil hapı' demiş...

Kadın 'pekii öksürüğümü kesecek mi'
diye sorunca,

doktor
'hayır ama götünüz yiyorsa şimdi öksürün'
demiş...




Pulp Fiction (1994)
imdb:89 (en falza 10 numara verilen film sanırsam. Bi kere imdb'de 270 bin kişi oy vermiş. 125 bin kişi de 10 tam puan vermiş)



"Üç domates yolda yürürler.
BAba domates, anne domates ve bebek domates.
Bebek domates geride kalmaya başlayınca,
baba domates yanına gider ve onu sıkıştırır:
"Ketçap." der

(catch up ingilizce aynı zamanda yetişmek manasında da kullanılır...

Kelime esprisi var yani)

Sinema Tarihinin En Komik Erotik Esprileri (basketbol)

Listemizin Yeni Üyesi:

Full Metal Jacket (1987)

imdb:83 (25 000- 25 000 - 25 000)

- 5 zenciyi bi beyaz piliç'e tecavüz etmekten nasıl alıkoyabilirsiniz?

- Basketbol sahasını göstererek

(dün dijitürk çevirisinde ellerine bir basketbol topu vererek dediler)




The World According To Garp (1982)
Garp'ın Küçük Dünyası

imdb:70 (1000-1000-2000)

Bir basketbol üzerine belden aşağı espri de bu filmde patlatılıyor:

- Basketbolcuların neden çocuğu olmaz?

- Çok yorulduklarında potayı tutturamazlar!



1 Numara
PUNCH LiNE

Punch Line Filminden

Tom Hanks: (Stand Up'ında)

Adem ile Havva ilk karşılaştıklarında, Adem Havva'ya bağırmış: "Daha fazla yaklaşma! Bunun ne kadar uzuyacağını bilmiyorum"





2 Numara
GoooodMooorning Vietnam!

Goodmorning Vietnam'dan
(M.A.S.H den sonra sinema tarihinin en komik askeri komedisi)

Robin Williams:

Prezervatiflerin 3 boyutu vardır
Büyük
Orta
Veee Beyazlar için






3Numara:

DAS EXPERiMENT
Deney (Das Experiment) filminden (Almanya)

Mahkum1: Neden kadınlar porno filmleri sonuna kadar izlerler?
Mahkum2: Neden?
Mahkum1: Çünkü filmin sonunda, sevişen çiftlerin evleneceklerini sanırlar...




4Numara:

ANALYZE THiS

Analyze This (Anlat Bakalım) Filminden
Psikiyatrist

Billy Crystal Dr. Ben Sobel ile
Mafya Babası

Robert De Niro Paul Vitti'nin dialoğu

Ben: Anlamıyorum neden bi metresin var ki?

Vitti: Karımla yapamadığım bazı şeyleri onunla yapıyorum...

Ben: Bunları neden karınla yapamıyorsun ki?

Vitti: Saçmalama! Karım o ağzıyla her gece çocuklarımı öpüyor...



Borat bir mizah koçuyla röportaj yapar:
Mizah Koçu: Evet kaynana esprileri amerikada çok popülerdir... Sen de onlardan birini yapabilirsin...
Borat: Ben kaynanamla yattım...
Mizah Koçu: Buna kimsenin güleceğini sanmıyorum...
Borat: YAttığım duyulduğunda da kimse gülmemişti...
( Ama asıl komik röportajı Washinton Orta Asya temsilcisiyle yapmadan önce kendi ülesimde sohpet öncesi her zaman yaptığımız gibi diip, peynir ikram etmesi... Ardından da "Bu peyniri karım kendi sütünden" yaptı demesi... Adamın yüzü çok komik....

Sinema Tarihinin En iyi Parodileri

1 Airplane

2Blazing Saddles

3 Monthy Python's Life Of Brian

4 Young Frankenstein

5 İki Beyinli Adam

Sinema Tarihinin En komik Slapstikleri

A Fished Called Wanda

The Jerk

National Lampoon's Animal House

The Blues Brothers

Duck Soup

A Night At The Opera

Gold Rush

The Naked Gun

The Music Box

Raising Arizona

Sinema Tarihinin En Komik Salaklık Komedileri

Salak İle Avanak

Up in Smoke

PEt Dedective

Wayne's World

Stir Crazy

Sinema Tarihinin "şu sahnesi" çok komik filmleri

Filmlerde anlatılan fıkralar

Film Fıkralarından Seçmeler
Chinatown- Çin Mahallesi (1974)
imdb:85 beyazperde:85
Jack Nicholson berberde duyduğu fıkrayı heyecanlı bir şekilde dedektiflik bürosunda anlatmaktadır... Fıkrayı yeni müşterisi Faye Dunaway de duyunca biraz bozulur:

Adamın biri karısını becermekten bıkmıştır. Dert yandığı arkadaşının bir önerisi vardır:
' Neden Çinliler gibi yapmıyorsun? Çinli önce biraz becerir sonra durur. Gidip biraz konfüçyüs okur ve geri gelir. Biraz daha becerir, tekrar durur ve biraz daha becerir. Sonra dışarıya çıkıp ayı ya da ona benzer bir şeyi seyreder. Bütün bunlar işi biraz daha heyecanlı hale getirir'
Adam evine gider ve kendi karısını becermeye başlar. Biraz sonra durur ve dışarıya çıkıp life okumaya başlar. Sonra tekrar içeriye girer ve onu tekrar becermeye başlar. Ayı seyretmek için dışarıya çıkar. Geri geldiğinde karısı ona bakar ve 'Senin neyin var? Bir çinli gibi sevişiyorsun'

Annie Hall (1977)
imdb82 (15 000- 10 000- 10 000)

'Groucho Marx'ın çok komik bir lafı vardır, Beni kabul edecek bir kulübe niye üye olayım ki!.. İşte kadınlarla olan ilişkim buna benziyor... Beni sevebilecek bir kadınla neden birlikte olayım ki...' şeklinde konuşarak başlıyor ve bir fıkra ile bitiriyor Woody Allen 'Annie Hall' filmini:

Sonra geç oldu. İkimiz de gitmeliydik. Ama Annie'yi görmek gene de iyiydi. Onun ne kadar harika bir kız olduğunu düşündüm. Onu tanımanın ne kadar güzel olduğunu. Ve aklıma o fıkra geldi. Hani adam ruh doktoruna gider ve 'Doktor kardeşim fıttırdı' der, 'kendini tavuk sanıyor'. Doktor da 'Eee! Getirseydiniz ya, tedavi ederdim' deyince, adam 'şey' der. 'iyi ama doktor sabahları onun sayesinde taze yumurta yiyoruz'. Galiba ben de insan ilişkileri üzerine aynı şeyleri hissediyorum. Çok akıldışı, mantıksız, hatta saçma olduklarını bilseniz de sürdürmeye çalışıyorsunuz. Çünkü hepimizin taze yumurtaya ihtiyacı var'

Desperado

Adamın biri bara girer ve 'Barmen, 300 dolara bahse girerim ki bir damlasını bile dışarı akıtmadan şu karşıdaki bardağa işeyebilirim' der. Adamla bardak arasında rahat 3 metre vardır. Barmen şöyle der: 'Burda durup oraya işeyebileceğini ve tek bir damlanın bile dışarıya gitmeyeceğine bahse mi girmek istiyorsun?'
'Evet' der adam. Barmen de kabul eder. Adam şeyini çıkarır ve düşünmeye başlar. Bardağı düşünür, şeyini düşünür sonra zıvanadan çıkar. Bara işer, sandalyelere işer, yere işer, telefona işer hatta barmenin üstüne işer. Bardak hariç lanet olasıca her yere işer. Barmen gülmekten kırılır. 'Seni Salak' der, 'Bana 300 papel borçlusun'...
Adam birkaç bilardo oynayan adamın yanına gider. Onlarla konuşur geri gelir ve barmene 300$ verir. Barmen: 'Neden bu kadar mutlusun? Biraz önce 300$ kaybettin' der.
Adam şöyle der: " Şuradaki adamlala barına, yerlere, telefonuna ve üzerine işeyeceğime ve senin zıvanadan çıkmamakla kalmayıp sevineceğine 500'ına bahse girmiştim.'



3 Renk Mavi (1993)
imdb:78 (5000-3500-5000)

Kadın doktora 'sürekli öksürüyorum' demiş...

Doktor ona bir hap vermiş...

Kadın: 'bu hap ne işe yarıyacak' diye sormuş...

Doktor 'bu çok güçlü bir müshil hapı' demiş...

Kadın 'pekii öksürüğümü kesecek mi'
diye sorunca,

doktor
'hayır ama götünüz yiyorsa şimdi öksürün'
demiş...




Pulp Fiction (1994)
imdb:89 (en falza 10 numara verilen film sanırsam. Bi kere imdb'de 270 bin kişi oy vermiş. 125 bin kişi de 10 tam puan vermiş)



"Üç domates yolda yürürler.
BAba domates, anne domates ve bebek domates.
Bebek domates geride kalmaya başlayınca,
baba domates yanına gider ve onu sıkıştırır:
"Ketçap." der

(catch up ingilizce aynı zamanda yetişmek manasında da kullanılır...

Kelime esprisi var yani)


Sinema Tarihinin En İyi Hicivleri

Withnail And I

Monthy Python And The Holly Grail

Dr Strangelove (or how I learne to stop worrrying and love the bomb)

Trading Places

Gregory's Girl

Monthy Python's The Meaning Of Life

M.A.S.H

Yapımcılar

Sinema Tarihinin En iyi Romantik Komedileri

Bazıları Sıcak Sever

His Girl Friday

When Harry Met Sally

Annie Hall

Play it again, Sam

Bringing Up Baby

Dört Nikah Bir Cenaze Töreni

What's Up Doc?

Maske

Sinema Tarihinin En Komik Entellektüel Komedileri

Groundhog Day

Sleeper

Sinema Tarihinin En Komik Belgesel Komedileri

Belgesel Komedi tarzını çok seviyorum... Bunun zirve filmi tabii ki:
This is spinal top
(imdb:79 - 10 000 10 000 10 000)

Daha sonra Michael Moore'un belgeselleri gelir...
bowling for columbine 2002
imdb:82 (20 000 - 15 000 - 15 000)
benim cici silahım (83)

fahrenheit 9/11
imdb:77 (20 000 - 10 000 - 10 000)
beyazperde: (80)

Waiting For Guffman-Guffman'ı beklerken
1996
GOLDmax:22 00
GOLDmax:00 00
z702575025
imdb:75 (2500-2000-2500)

= buna yakın bir film olarak düşünebilir:
A Cock and Bull Story (2005) 70 -1000-500-500-
Tristram Shandy: Uyduruk Bir Öykü 76
z801065005

Woody Allen'ın Parayı al ve kaç
sanki bir azılı suçlunun belgesi tadında çekilmiş...

Sinema Tarihinin En Komik Farsları

a shot in the dark

1 Clerks

2 The Odd Couple

3 Carry On Up The Khyber

4 The Lavender Hill Mob

5 Ferris Bueller's Day Off

6 Never Give A Sucker An Even Break

7 Carry On Screaming

8 Planes, Trains And Automobiles

9 Goodmorning Vietnam

Sinema Tarihinin En Komik Vodvilleri

1 Noisess Off...

2 Le Dinner De Cons

Bir Rambo Dayağı Atayım da...*


Rambo Dayağı:
Kardeşim Anıl'ın, "kırmızı gözlü adam" terminatör ve "kırmızı bandajlı adam" rambo'nun filmlerini katrilyon kere izlemesinden kelle annemin ayağındaki terlikle attığı dayak...
Onun Rambo dayağından ders alabildik mi? İşte sorulması gereken soru...

Öncelikle fragmanını izlediğimde yazdığım yazıyı okumak istiyorsanız aha da burada:
Rambo

Rambo IV yani John Rambo'yu kardeşim Anıl, Ahmet Abi ve Bona ile sinemada izledik, yerinde gördük, yerinde inceledik... Film daha başında, kendi iç dünyasına ironik bakan, üst düzeyde sinematografik göndermelerle doluydu... Üzerindeki brandadan koparılmış o meşhur etolüyle, Rambo1'e; Nehirde okla balık avlamasıyla Rambo2'ye; ha şimdi ha biraz sonra budist rahipleri görürüz gerilimiyle Rambo3'e gönderme yapılmış... Ama en önemlisi Kobra avlıyarak geçimini sağlıyor Rambo... Bu da bütün vucündundaki botoksları açıklar nitelikte güzel bir alaycı yaklaşım... Üstelik ilk büyük aksiyon filmi Kobra'ya da gönderme mevcut bence bu sahnede...

Tabii Anıl: "yuh hayvan hala o branda parçasıyla" falan dedi empati kurmadan...

Biz de eşeklik edip okla balık avladığı sahneyle coştuk, güldük, eğlendik...

Hatta ben: "O kadar yılanı botoks için topluyor. Baksanıza götünü bile botokslamış hayvan!" diye bağırdım...

Sinemada hemen bir manyetik alan oluşturdu bu kahkahalarımız... Önümüzdekiler ve yanımızdakiler bizlerden uzaklaştı... Ama sağ arkamda bir grup vardı ki hiç istifini bozmadı... Ben hala daha, insanların Rambo filmine ancak onunla alay etmek için gidebilecekleri tezini savunuyordum... Taa ki...

Rambo çuvallar dolusu tuttuğu kobrayı, kobra gösteri sanatlarında kullanan bir adama sattı... Dünyanın en büyük yılanlarını bir kısmı üzerine dolansa da hiç istifini bozmadan bambu kafeslerine istifliyordu Rambo... Bu sırada içerde bir kobra oynatıcısı iki kobraya meydan okuyarak seyircilerin yüreğini hoplatıyordu... Çok komik... Asıl gösteriyi Rambo yapıyordu millet arkadakini izliyordu... Kobra alıcısı, kobra başına daha az ücret ödiyeceğini söyleyince Rambo kızdı: "emeğe saygı uleyyn", " kobra toplayıcıları olarak sendikalaşcaz" gibin adama sert sert baktı...

Üst üste geçen sekanslarla Rambo'yu demir döverken, teknesinin motorunu yaparken ve köyün çökmüş bilgisayarlarına format atarken gördük... "tek kelime etmemenin" erdemliğini de üstünden hiç bırakmıyordu... (sanki konuşsa bi bok söyliyecekmiş gibi)

Bir sonraki sahnede greenpeace-misyonerlerini gördük... Rambo'dan onları nehrin yukarısına götürmelerini istediler... Böylece Rambo ilk repliğini etti: "Brthghthoaaagh!" şeklinde maymunca bişii dedi... Altyazı Rambo'nun "go home" dediğini yazdı... Anıl: "Asıl sen go home yanki" dedi... Amet abi bundan sonra Rambo'nun her "Brrthghthoaaagh!" deyişine çok güldü... Misyonerlerin içindeki tek hatun kişisi (sarışın bomba): "Durun bir de onunla ben konuşiim, bu vücudumla eminim onu ikna edebilirim" dedi... Greenpeace'in lideri: "Aman kobrasına dikat et" şeklinde espri yaptı... Bir sonraki sahnede bu kazmaları nehir sefasında gördük...

Ben misyonerlerin kötü niyetli olduklarından emindim... Aralarında diş hekimi falan vardı... En güzeli oldu, ülkenin askeri rejimi duruma el koydu ve bu misyonerleri Rambonun onları terk ettiği yerde yakaladı... Rambo'ya da bir grup paralı askeri onların yanına götürmek düştü... Bunu kim istedi Rambo'dan... İşte orası çok komik... Rambo bambuda hombidiyken tam bu anda (böyle tekerleme gibi oldu) Albay gelir... Allahım yarabbim bu kazma bir zıplar... "lan nöbette uyurken albaya yakalandık" şeklinde bi hazrolda durur anlatılmaz... İzlemek lazım... Tam sıyırmış hayvan yaaa...

Neyse burayı siz izliyin öğrenin ben Rambo'nun paralı askerlerle yaşadığı geyiği anlatıp bu komediye zorunlu bir son vericem... Adamları nehirden yukarı götürüyor... Askerler bu konuşmuyor diye dalga geçerler... Gemici falan dirler buna... Rambo bööle 180 metrekare falan bir vücuduyla susar... Bunlar hala buna zayıf güçsüz köylü muamelesi yaparlar... Sen bizle gelemezsini ima ederler... Burdan itibaren "bu nasıl bir saçmalıktır" diye geyik çevirdik... Adamın özgeçmeşi askerlik anılarıyla dolu ama bu susuyor... Sonra sinemada olduğumuzu unutup hayata dair sohpet etmeye başladık... İşte buna sinemadakiler dayanamadı... (sinemada olduğumuzu unutmuştunuz diil mi? Biz de!) Arka sıradaki sessiz grup patladı... Ben bunlara tam bi RAMBO DAYAA atacaktım ki dayanamadım... Annemin o "Rambo Dayağı" aklıma geldi... Bir gülmeye başladım... Bütün vücudum titriyor... Ara verildi... Rambo hayranlarının bize nasıl baktıklarını gördük... Gözlerinin içine baksak bize gireceklerdi... Anti-Rambo bir davranışta bulunup orayı terketmeliydik... Biz de öyle yaptık... Yoksa Rambo'nun Malkoçoğlu gibi 5 oku atarak 5 kişi öldürdüğü sahneleri falan görmek isterdik... (Malkoçoğlu'nun da en sevdiğim sahnesidir) Kalasınız Saalıcanan...

Katip Arzuhalim Yaz Yara Böyle


27 Şubat Çarşamba
Central Do Brasil
Central Station
Merkez İstasyonu 1998
cnbce: 22 00
cnbce: 02 00

imdb:80 (5000-2500-2500)
z905080025
beyazperde:78 (30)

99' En iyi yabancı film
oskar adayı
99 Ey iyi yabancı film
Golden Globe
99 Altın Ayı
99 Sao Paulo (kendi ülkesinin ey iyi film yönetmen oyuncu)

kul olayım kalem tutan ellere
kâtip arzuhalim yaz yara böyle
şekerler ezeyim şirin dillere
kâtip arzuhalim yaz yara böyle
Pis Sultan Abdal-Aşık Veysel türküsüyle başlıyor bu mükemmel film...

Şaka yapıyorum, amma safmışsın, bu latife de yenir mi, ey derviş!
Sadece bu topraklara ait bişi mi sanırsın arzuhalciliği kafası dumanlı kiriş!
İletişimde her bişii çağ atladı da, mektubun güzelliğini alabildi mi?
Al sana mektuba dair manadar, derin bir film... rubai de burda biter: finiş

"Uzun zamandır kimseye mektup yazmamıştım" repliği beni ağlattı seni ağlatmaz mı sanıyorsun...

Mektup yollamakta Tanrı'yı oynayan bir arzuhalci ile Tanrıya mektup yazabilecek zekada bir çocuğun hikayesi bu...

= Çingeneler Zamanı
Dom Za Vesanje (Time Of The Gypsies) 1988

imdb:83 (2000-1000-500)
beyazperde:92
(Sular üzerinde giden ateşlerle yapılan ayin = Bardaklar içinde yakılan mumlarla yapılan küçük kasaba töreni)

* Kameralara oynamayan bir film: Seyirciyi tatmin etmiyeceksin kardeşim...

* Yalnızlığa dair bir film... "Arzuhalim yaz yalnız halcaazime bööle yani"

*** Ya bu ikinci hayran olduğum Brezilya filmi...

Tanrı Kent'de bir harikaydı...
Cidade de Deus (City of God) 2002 imdb:88 (40 000- 25 000 - 15 000)
beyazperde:87

Hayır kısa film festivalinde de en iyi filmler neredeyse Brezilyalılara aitti... Eee bu adamlar niye dizi sektöründe bu kadar xtiroktan şeyler çıkarıyorlar ki!... Sektörden birileri oraya el atsın ya...

24 şubat pazar filmleri

24 Şubat Pazar


Badlands
Gece Yarısı
o1:15

23 şubat cumartesi filmleri

23 şubat cumartesi filmleri

Baadasssss!

21 şubat perşembe

21 Şubat Perşembe
The World According To Garp (1982)
Garp'ın Küçük Dünyası
GOLDmax:21 40
GOLDmax:23 40
imdb:70 (1000-1000-2000)
z701070020
Glenn Close'un Robin Williams'ın ikinci filmi

filmin afişinde de görüldüğü gibi Garp'ın alacağı müstakil evi satıcıyla dışarıdan incelerken, bir uçağın eve girmesi üzerine biz "hah..şimdi almaktan vazgeçer" deyu düşünürken eşine dönüp, "hemen alıyoruz; bu eve ikinci kez bi uçağın girmesi ihtimal dışı" mealinde konuşması...

Herkes bu dünyada bir eş arar... Taşın kalbi yoktur ama onu da yosun sarar...

Marty
1955

MGM: 20 45
imdb:77 (500-500-1000)
z700575010
En iyi film oskarını alan bi film...

1001 film kitabında var (ilk 500)

İnsan ilişkilerine dair başyapıtların da amerikan sinemasına ait olması ne acı... Ki avrupa sinemasını sevenler, görsel zenginliğe sahip, dev bütçeli filmler çeken Hollywood'u sırf bu konuda sıkıştırarak bir halt yediklerini sanırlar. 1950'lerde adamların bunu çoktan aştıklarını görünce, fransız sanat filmleri yoldaşlarının ne kadar büyük bir züğürt tesellesi içinde oldukları aşikar...

Filmimize gelinde, çok basit bir konuyu işlemiş... Dünyanın her yerinde yaşanmış bir hikaye... Ama güzel bir anlatıma sahip... İyi bir aşk hikayesi... Yaşama sevinci veren bir final... İşte bu...

* Marty'nin annesi evde istenmeyen kaynana olan kızkardeşini evden kopartırken: "Bir mutfakta iki kadın varsa yemek yanar" demesi...

* Marty'nin annesi kızkardeşinin eve gelişine dair dert yanarken gelin ona ters cevaplar veriyor... Arada da "tanımıyorum aslında o insanları yorum getirmek istemezdim" diye kendine serzenişte de bulunmaktan alakoyamıyor... Yumuşak bi konuşma...

* Anne: "çocuklarınla yıllarca uğraşıyorsun... SOnra birden büyüyorlar ve sana ihtiyaçları olmamaya başlıyor... Hatta seni yatıracak bir yerleri bile olmuyor..."
Gelin Adayı: "kendine bir hobi bulamıyor mu"

* Çocukluğumun en güzel anısı annemle babamın mutlu evliliğidir... Onların 40 yıl mutlu olmalarının başka bir nedeni olmalı bunun dış görünüşle bir ilgisi olmadığını düşünüyorum...


1001 film kitabında var (ilk 500)

Ayın Filmleri 18 şubat pazartesi

18 şubat pazartesi

The Untouchables-Dokunulmazlar
1987
GOLDmax:21 40
GOLDmax:23 40
imdb:79 (10 000- 10 000- 20 000)
beyazperde:84

1001 film kitabında var

ölmeden önce izlenmesi gereken 1001 film (son 500)




Alice Doesn't Live Here Anymore
1974
GOLDmax:21 40
GOLDmax:23 40
imdb:74

*başrollerde ellen burstyn
ellen burstyn (bayan requiem for a dream),
kris kristofferson (bay convoy ) -ekşiden-

Kadınların hoşlanabileceği, erkeklerin ise asla "Hoca bak şu filmin dvdsini aldım, bizim evde 5+1 de izleyelim" diyemeceği filmler



The Defiant Ones-Kaderin Bağladıkları
MGM: 01 55

imdb:77 (500-500-1000)

1001 film kitabında var (ilk 500)

*Suçluların yoldaşlarını satmadıklarına dair filmler
(2008 en iyi yabancı film oskarını alan kalpazanlar filmi)


Şubat Ayı Filmleri (16)

16 Şubat Cumartesi
This is England-İşte İngiltere Bu
2006
Moviemax: 14 40
Moviemax: 16 40

imdb:80 (2500 3000 3000)
z702580030

= Amerikan Hitory x, clockwork orange, romper stomper









The Princess Bride-Gelin Prenses
1987
GOLDmax:20 00
GOLDmax:22 00

imdb:82 (40.000-20.000-20.000)
z840080200

* Eee bu kadın Forest Gump dışında da bir filmde oynamış yani!
*masalsı- beyaz atlı prens geyiği


Stand And Deliver-Kalk ve Anlat
1988
GOLDmax:21 45
GOLDmax:23 45
imdb:71 (500-500-1000)
z700570010


Bir grup haytaya calculus öğretmeye karar veren bir idealist
= Mr Holland's Opus (müzik öğretmeni olmayı tercih eden bir müzisyen)









The Conversation-Konuşma
1974

GOLDmax:23 30
GOLDmax:01 30
imdb:81 (5000-5000-5000)
z805080050
beyazperde:82


= Hitchcock's: Rear Window
= Antonioni's Blow Up
= Polonsky's Le Locataire: 77 -The Tenant- (kurban kılığına girerek kurban olmaktan kurtulmaya çalışan bir katilin öyküsü olma baabında)

* "if he had a chance, he would kill us" repliğinin film boyunca defalarca tekrarlandığını görüyoruz , fakat hiç birimiz bu repliğin bir "cinayete ikna etme, gaza getirme" repliği olduğunu farkedemiyoruz. aynı replik hakkında bu kadar zıt düşünmemiz francis ford coppola nın eşsiz karakter yönetimi ve sinematik dili sayesinde oluyor (eksi sozluk)


American Graffiti-Gençlik Yılları
1973
GOLDmax:08 20
GOLDmax:10 20
imdb:76 (4000-4000-6000)
z704075040
beyazperde:75

= Rebel Without a cause 79 (Asi Gençlik 85)
= Bizim için Hababam Sınıfı ne ise ABD liler için American Graffiti o
= Dazed And Confuse 75 1993 (benzer hatta daha iyi)
* 60'ların rock'n roll şarkıları


Belgesel Tadında Komediler

15 Şubat Cuma

Waiting For Guffman-Guffman'ı beklerken
1996
GOLDmax:22 00
GOLDmax:00 00
z702575025
imdb:75 (2500-2000-2500)

Belgesel Komedi tarzını çok seviyorum... Bunun zirve filmi tabii ki:
This is spinal top
(imdb:79 - 10 000 10 000 10 000)

Daha sonra Michael Moore'un belgeselleri gelir...
bowling for columbine 2002
imdb:82 (20 000 - 15 000 - 15 000)
benim cici silahım (83)

fahrenheit 9/11
imdb:77 (20 000 - 10 000 - 10 000)
beyazperde: (80)
dfadfa

13

13 Şubat

Deep Sea 3D-Okyanusun Derinliklerinde
Moviemax: 17 10
Moviemax: 19 10

imdb:78
(150-50-100)








McCabe & Mrs. Miller

imdb:76 (1000-1000-1000)

* Kovboy filmlerinde kerhane kullanımı: Unforgiven...

12

Wisky



KILavuzkarga utançla sunar:
Whisky (2004)
Bir Uruguay Filmi


imdb:74
* boşyapıt
* Bu filmin ne kadar kötü olduğuna dair bir anım var... Sanırım onu yazmam yeterli:


Tuuba hanımla henüz evlenmemişiz bohem takılıyoruz. Kadıköy'de aha bu filmin afişini gördüm... Hiç Uruguay filmi izlememiştim bahanesini şeettirerek bu filme girmeye sevgilimi ikna ettim (Ben sanat filmlerine takılıyorum, amerikancık filmleri izlemiyorum cakası satıyorum bir yandan da) ... Sinema salonunda sadece ikimizin olması filmin dipliğine dair beynimizdeki çanları çaldırsa da; İstanbul film festivalinde daha yeni izlediğimiz 3 berbat filmin beklenti borsamızı taban yaptırmasından kelle, bu filmi beğenceğimizi umuyordum... Bir yandan da "Aha Kerem'in konti garanti ıskaladığı bir film, izler havamı atarım" şeklinde düşünüyordum... Filmin 10 dakka arasında ışıklar yanıp, büfeye de bakan ağbi çıkış kapısı perdelerini açmaya kalktığında, sinemadan yükselen demokratik bir çığlıkla filmin devam etmesini istedik... Ezici bir çoğunluğa sahiptik: iki oyumuz vardı... İkinci yarıya: "Ne on dakka 'ara'sı abiciğim biz 'ara'dığımızı bulmuşuz" romantik esprimle girmeyi uygun gördüm ... Ne de olsa sinema kapatmıştım... İzlenmesek de olur derecesinde koca bir ikinci yarı bizi bekiyordu... Bla bla... Sayılı dakikalar çabuk geçiyor; Filmin en güzel yerine yani kemaline erdik... Ben büyük bir saygıyla ve ayakta oynayanları tek tek okudum... "Lan ben bu filmde topu topu 3kişi gördüm, bunlar kim, uyudum mu?" şeklinde bağırarak jeneriği okumayı yarıda kestim... (imdb'de şimdi bakıyorum da, afişte üç oyuncu var ama yüz kişi oynamış yazıyor... Sanırım 3 saniyelik bir savaş sahnesi vardı bizim kaçırdığımız ya da sansürlenmiş) Kerem'i aradım: "Oolm Uruguay filmi izledim" şeklindeki sevindirik girişgahım kursağımda kaldı... Kerem "Whisky" mi dedi... "Geçen iş yerinden sekiz arkadaş bizim evde bu filmin karşısında sızmışısız" diye de benden daha komik bişii söyledi... Sustum tabii... Umarım filmi izlemenize mani olmam... Hani yanlış anlaşılmak istemem ... Kalasınız Saalıcanan...



gençleri kıyma yapıyorlar

10 Şubat Pazar
Soylent Green- AÇLIK (1973)


GOLDmax: 10 10
GOLDmax: 12 10

* daha düzgün doğrusu çekildi : The Road

imdb:70

*Kült- Distopik

The Road için avangart bir film (2009)

= Yam-yam, Alacakaranlık Kuşağındaki Gurme =Alive

*Millet dalgasını geçiyor bilelim ne olduğunu türündeki filmlerden...

* Sene 2022. dünya nufusu inanılmaz bir hızla artmış, dünyadaki yiyecek stokları tükenmiştir. her zaman olduğu gibi bir "şirket" yepyeni bir çözüm bulmuş ve insanlığı kurtarmıştır. Yeni yiyecek kaynağının ismi soylent greendir. ama filmin ana sorunsalı : what is the secret of soylent green...

gençleri kıyma yapıyorlar

*Filmin unutulmaz dialogu:
-okyanus ölüyor, planktonlar ölüyor
-insanlar...
-soylent green insanlardan yapılıyor
-yiyeceğimizi insanlardan yapıyorlar!
-sonra da yemek için bizi sığır çoğaltır gibi çoğaltacaklar.
-söylemen lazım, söylemelisin...
-dinle beni hatcher! söylemelisin!
-soylent green insandan!

Şubat Ayı Filmleri (9)

9 şubat Cumartesi
Dead Men Don't Wear Plaid (1982)
Ölü Adamlar Ekose Giymez
GOLDmax: 12 30
GOLDmax: 14 30

imdb:65 (750-750-1250)

* Çok orjinal bir fikir... Ben çok güldüm... Mutlak izlenmesi gereken bir komedi...

* Özellikle James Cagney ile olan hapishane dialogları çok iyi oturtturulmuş...

* İsim olaylarını sonradan düzeltmeleri ... Bogart'ın mesela




Dalkomhan insaeng (2005)-A Bittersweet Life
Acı Tatlı Hayat
Kore Filmi

GOLDmax: 14 05
GOLDmax: 16 05

imdb:77 (750-750-1250)
beyazperde:80 (200)

* ifistanbul 2006

* intikakım intikamının intikamı

= Old Boy (kore intikam filmleri) = Rezervuar Köpekleri, BabaII (soğuk kanlı katliam baabında) =Pulp Fiction (Patronun metresi ve tetikçi)

Filmden Güzel Buda Hikayeleri:

* Bir öğrenci, esen rüzgardaki birkaç dala baktı,ustasına sordu...
"dallar mı hareket ediyor usta, yoksa hareket eden rüzgar mı?"
öğrencisinin nereyi gösterdiğine|bile bakmayan usta gülümsedi ve cevap verdi.
"hareket eden ne dallar ne de rüzgar..."
"hareket eden kalbin ve aklındır."

** Bir bahar gecesi genc bir budist rahip aglayarak uyanir. genc rahibin ustasi sorar "kabus mu gordun ?"
"hayır"
"uzuntu verıcı bır ruya mıydı?"
"hayır" der genc rahip "guzel bir ruyaydı gordugum".
"pekı neden boyle aglıyorsun ?"
genc rahıp goz yaslarını sıler ve sessızce cevapler, "cunku gordugum ruya asla gercek olamaz"



Sweet Sixteen-Afili Delikanlı (2002)
tv8:20 15

imdb:75

beyazperde:68 (100)

* 2002 Canne Film Festivali En iyi senaryo
filmekimi 2003

* Dikkat Ken Loach hiç bir filmini "onlar erdi muradına" şeklinde bitirmez...
* Yalın bunalım filmler antolojisi...


Şubat Ayı Filmleri (7)

7 şubat perşembe
Sweet And Lowdown-Tatlı ve Kirli
Woody Allen
tv8:22 40

imdb:71 (1000-1500-3000)
1999
beyazperde

Woody Allen'ın Jazz hayranlığına dair bir Jazz filmi

*Sean Penn'in afişte görülen sahnede (Ay ile sahneye indiği), Woody Allenvari bir oyunculuk sergileyerek hafif bir dalgasını geçmiş... Yakalayabilirsem o kısmını izlemek istiyorum...


Şubat Ayı Filmleri (6)

6 Şubat Çarşamba
Offside-Kadınlara Hürriyet (2006)
-iran filmi-

BusinessChannel: 21:00

imdb:73 (250-250-250)
2007
beyazperde:69 (20)

25.Film Festivali Filmi
Berlin Altın Ayı Ödülü


*iran toplumu anaerkil bir yapıya sahip olsa da, devrimle birlikte gelen yasaklamalarından biri olan kadınların stadda maç izleyememesi (neden izleyemiyorlar?çünkü stadda erkekler küfür ediyorlar) üzerine hoş bir film çıkarmış ortaya panahi. -eksi sözlükten-

* Bu iran filmlerinden de oogh geldi... Tamam bazılarını seviyorum ve dünya sinemasında ciddi pretij kazandılar ama sinema görsel ve işitsel bir zenginlik diil mi aynı zamanda... Futbol maçının trübün seslerin kaydetmişsin ama senkron tutturamamışsın... maçı radyodan anlatır gibi anlatan askerle uyumsuz... Tiyatro gibi tek mekan... Tamam bir tabu üzerine ve kızların erkek kılığına girmeleri falan ülkesine göre cesurca ama... Geçen sene izlediğim iran filminden sonra bu da ben de hayal kırıklığına yol açtı ....

* Dialoglarla ilerleyen filmler

Şubat Ayı Filmleri (5)

5 Şubat Salı

Mrs Hendersons Presents (2005)
Moviemax: 20 30
Moviemax: 22 30

imdb:71 (750-750-1750)

beyazperde:75 (100)

*İstanbul Film Festivali kapanış filmi
* = Cabaret = Underground,
le dernier metro (fr), witness for the prosecution (fr)

Judi Dench'in mükemmel oyunculuğu...
Konusu: 1940 larda kocası öldükten sonra kalan parayla bir tiyatro kuran yaşlı bir kadının öyküsünü anlatır fim. Tiyatroda ilk etapta revue danslar vardır, ancak herkes taklit etmeye başlayınca çıplak kızların içinde olduğu bazı müzikaller yapmaya başlar. Ancak yasalar gereği çıplaklık sadece tablo gibi , büst gibi sabit durarak onaylanır.


Filmin Sonunda Mrs Henderson, revü kulubünü kapatmak isteyen ilgili makama; gazetecilere ve bilimum azmış askere şunu diyor: Birinci Dünya Savaşımda oğlumu kaybettim... 22 yaşındaydı ve yastığının altında fransız kartpostalı vardı. (Yani çıplak hatun fotosu) Anladım ki oğlum milli olmadan gitmişti... :) Ben de bu revüyü kurdum...

Bir an bizimkiler geldi aklıma... Hülya Avşar'ın: "Siz askerde onca erkek naapıyorsunuz?" sorusuna, Özcan Deniz: "Hepimizin dolabında sizin kartpostallarınız vardı" demişti... Hatta türk ordusu o fotoğraflara o kadar bakmış ki şu an cudi dağının eteklerinde Hülya Avşar Göğüsleri adında iki tepe var... Hem de resmi haritalarda...

Ben de şunu soriim bizim askerimizi, bu Hülya Avşar, Sibel Can ve Seda Sayan fransız kartpostallarından kurtaracak gizli bir Henderson var mı askeriye de... Bu aç aç ları kim düzenliyor... Deyyuu deyyuu!

Bir de Henderson'un bu genç askerlere hizmeti bir üst boyuta taşınması bir revü kızının ölümüyle sonuçlanıyor... Kötü olanın iyi sebebi vardı filmlerinden bu da... Kötü adamın haklı nedenlerine dair dialogları severim...

The Asphald Jungle - Altın Hırsızları Marilyn Monroe



The Asphalt Jungle (1950)


imdb:79

1001 film kitabı (ilk 500)

* Film noir : Kara Film
* film reklendirilip gösterilmesine John Huston dava açmış... Yapımcının hakkı olduğu için amerikada bu davayı kaybetmiş fakat fransada sanatçı hakkı muhabbetinden kazanmış... Fransa'da renkli gösterimine izin verilmemiş...
* Filmdeki "Gus" karakterini izlerken, "bu kimdi, Spancer Tracy mi, yok, yauv kim bu" şeklinde epey bi debelendim... O gene Esaretin Bedelindeki o meşhur "Brooks was here" diyen tonton dedeymiş... Öğrenince acayip rahatladım...

* John Huston, (edebiyat uyarlamalarıyla ünlü yönetmen) da Chinetown filmindeki kötü teksaslı

zengin patronmuş...
* Filmde soygunu gerçekleştirenlerle özdeşleşmek seyiciye pahalıya patlıyor... Bu filme bundan dolayı sanırsam "Kara film" demişler... Hele o prensip sahibi "doc" karakterinin körpecik bi kızı dansettirip onun götüne göğsüne dalınca yakalanması, izleyene koyuyor be abi!

* Bu eski filmler iyi güzel de: hiç müzik yok, görsel bir zenginlik yok, sırf diyalog... insanı sıkıyor... Türk sineması, neden yerinde sayıyor muhabbetini buradan anlıyorsun... Eser mükemmel - karakterler acayip iyi işlenmiş ama filmden sıkılıyorsun... Niye? Çünkü sinema sana görsel ve işitsel bir şölen de sunmasını istiyorsun...

* Diyaloglarla ilerleyen filmler...

* Çıtır yüzünden yanan adamlar =Orada olmayan adam...
Bu filmde Marilyn Monroe yüzünden yanan patron ve dans eden kız yüzünden yanan Doc!

Şubat Ayı TV filmleri (2)

2 Şubat Cumartesi


Proposition (2005)
Moviemax: 09 50
Moviemax: 11 50


imdb:75 (2000-2000-3000)

beyazperde: eleştirmenlerin 2006 seçkisi (2kişi)

* Sinema tarihinin en iyi günbatımı sahneleri bence bu filmde...
* İrlandalı kovboy yaşlı adama: "Bir tane daha irlandalı esprisi yaparsan seni vururum" dedikten sonra yaşlı adamın şöyle diyeceğini sandım: Bir irlandalı kamizaze uçağı tam 48 başaralı görev uçuşu yapmış ya da irlandalı savaş gemisini nasıl batırırsınız... denize indirerek... Ama adam başka bir irlandalı esprisi yapmadı...
* çok vahşi görüntülerin olduğu iyi bir kovboy filmi... İngiliz - irlanda husumetini görüyorsun... Kovboy filmlerindeki bu ingiliz düşmanlığını da bi sıralama yapmak lazım... Unforgiven da ingiliz kraliçeyi över ve gereken cezayı alır... John Ford zaten bir irlandalıdır ve nerdeyse kovboy filmlerinin unutulmaz yönetmeni sıfatıyla anılır...
* Ama benim en sevdiğim irlandalı esprisi Mavi Ay da David yapmıştı:
Bir Polonyalının horoz dövüşüne gittiğini nasıl anlarsın , dövüştürmek için ördek götürür...
Bir İrlandalının horoz dövüşüne gittiğini nasıl anlarsın, tüm parasını ördeğe yatırır...
Bir İtalyanın horoz dövüşüne gittiğini nasıl anlarsın, ördek kazanır !


Sacco E Vanzetti (1971)

BusinessChannel:
03:15

imdb:79 (150-100-150)

McCarthy döneminde Rosenbergler'e yapılanlar bir ilk değildir... Onlardan çeyrek asır önce 1927'de de, Nichola Sacco ve Bart Vanzetti isimli iki italyan işçiyi ABD adaleti katleder... Bu suçsuz insanların idamlarına bütün dünya tepki gösterir... Aydınlarında desteğiyle ilk küresel eylemler gerçekleşir...
Almanyadaki eylemlerde 13 kişinin ölür, Bertnart Russel, George Bernard Shaw bu dava üzerine yazılar yazar, o dönemde Lizbon ve Paris'teki ABD büyükelçileri bombalanır ve İtalyada ciddi bir amerikan kini oluşur. Bir muhasebeci öldürüp, 16.000 dolar çalmakla suçlanan bu iki anarşisistin öyküsü izlenir yani... Joan Baez'ın onlar için bestelediği marş çalar inşallah filmde... Bi de o dönemde insanlar ingilizce bilmedikleri için tutuklanabiliyormuş... Davada yarım yamalak ingilizce konuşan bu masum iki insan, ingilizce bilmedikleri için sadece "evet hayır" demeleri zorunlu tutulmuş... Çok acayip ya!
Nazım Hikmet, dünya meselelerine duyarlı büyük şairimiz, bir şiir yazar bu bahtsız insanlara: "Burjuvazi, katletti içimizden ikisini; bu iki ölü ölmeyen ölümsüzdür!
burjuvazi, kavgaya davet etti bizi davetleri kabulümüzdür!
biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,
biliriz öylece yaşamasını ölmesini;hepimiz - birimiz için, birimiz - hepimiz için."
Melih Cevdet Anday da Rosenbergler için: "Bir çift güvercin havalansa, Yanık yanık koksa karanfil, Değil bu anılacak şey değil, Apansız geliyor aklıma" demişti hatırlasınız...
Almanyadaki eylemlerde 13 kişinin öldüğü, Bertnart Russel, George Bernard Shaw'un üzerine yazılar yazdığı, o dönemde lizbon ve paris büyükelçilerinin bombalandığı ve italyada ciddi bir amerikan kini oluştğunu düşünürsek ciddiye alıncak ve filmi izlencek bir dava...


Chasing Amy - Amy'nin İzinde (1997)
GOLDmax:12 50
GOLDmax:14 50

imdb:75 (10000-10000-10000)

beyazperde:77 (75)







Hollywoodland-Hollywood Ülkesi (2006)
Moviemax:11 45
Moviemax: 13 45

imdb:67 (750-750-2000)

beyazperde:72 (260)

* içinde süpermen karakteri olan filmler
* Hollywood yazısı Land ile bitiyormuş eskiden onu sonradan kaldırmışlar
* Sıkıcı bir anlatım sade bir son... Filmin ortasında güzel bi metafor var...

North Country-Tek Başına
Moviemax:00 15
Moviemax: 02 15

imdb:72 (1000-1000-3000)

beyazperde:82 (330)

= erin brockovich (cinsel taciz davası)

* ilgili herkesin yavaş yavaş ayağa kaltığı sahne
zxczx

Kinky Boots- Müstehcen Çizmeler
imdb69
* Eşcinsel filmi: Bir eşcinsele söylenebilecek en büyük hakareti barındırıyor film:
- Neden böyle giyiniyorsun ki... Bu halinle her iki cinsin de en berbatı gibisin...

= Takvim Kızları- Naked Truth (tipik ingiliz işçi filmi işte)

* Klişeler çok fazla... Gene de son sahne fena diil...