Theeb



Theeb
2014
imdb74
Ürdün filmi (Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilmiş)

Oscara en çok yaklaşan arap filmi deniyor.
Yılın Ortadoğu - Arap filmi
Yılın en iyi Hollywood ve Avrupa sinenası dışındaki dünya sineması örneklerinden

Filmi üç yönü ile incelemeye çalışacağım.
Birincisi bir sinema filmi olarak:
Sinema filmi olarak tam olarak istediğini veremeyen, oyunculuğun zayıf gözüktüğü, o yılın en iyi dünya sineması örneklerinden biri olmasına rağmen çarpıcı olmaması, istediği mesajı verememesi, dönem filmi olmasının bir espirisi olmayacak kadar yalın bir konuya sahip olması...

Dünya Sineması o sene Latin sineması Relatos Salvajes Asya sineması PK ve Uzak Doğu sineması ise The Raid 2 Okyanusya bölgesinden The Dark Horse ve Afrika'dan The Good Lie gibi baş yapıt filmlerin olduğu bir yıl aslında. Arap sinemasını en iyi filmi bu ise diye girişmek daha doğru olabilir...

Bir sinema seyircisi olarak filmin değerlendirmesi:
Film arap kültüründe bir çocuğun yetiştirme şeklini dönemsel olarak çok iyi yansıtmış. Filmin güçlü yanı bir keçiyi bile kesemeyecek seviyede olan bir çocuk olayların içine girdiğinde nasıl da sertleştiğini bir eşkiyayı vurabilecek raddeye gelebileceğini iyi vermiş. Bir çocuğun gözünden gördüğümüz karakterler bizim onunla özdeşlemize olanak sağlıyor. Böyle baktığımızda film gayet tutarlı ve başarılı.

Bir Türkiye vatandaşı olarak bu filme ne gözle baktım:
Hicaz Trenyolu burada dengeleri nasıl bozduğunu anladım. Bence hikayenin Osmanlı babında verdiği mesaj çok gerçekçi. Oranın yerel halkının Osmanlı Asker Tren yolu dediği haç adaylarının gittiği hicaz tren yolunun yapılması ekonomi olarak bölgeyi çökertmiş. Normalde hacı adaylarına rehberlik yapan, oradan geçenlere yemek ve konaklama sağlayan ve böyle bir ekonomi ile büyüyen Osmanlının bu sürgün yerinde çiftçilik besicilik yapmayanlar aç kalmış ve eşkiyalığa başlamışlar. Bu da yerel halkın eşkiyalarla muhatap olmasına yol açmış. Onlar da kendilerine alternatif sunan ve kendilerini satın alan İngilizlere kanmışlar.



İngiliz askeri ile Osmanlı subayı da çok gerçekçi anlatışmış filmde. Biri o toplumun onun için kurban ettiği keçinin yemeğini bile yemiyor. Kültür ile sıcak bir iletişim kurmaktan kendini ala koyuyor. Sadece işine odaklanmış. Elindeki bombayı hicaz tren yolunu patlatmak için ekibine götürme peşinde.

Osmanlı askeri ise erler sıcaktan kulübelerinde uyuyor. Kendi sürgünde olmanın mutsuzluğu ama bir Osmanlı Subayı olmanın disiplinini kıyafeti traş oluşu ile direk yansıtabiliyor. İşi konusunda şekilci yani. Eşkiyanın ona getirdiği ingiliz bombasının karşılığında altın veriyor. Ama bir çocuk tarafından kendine hizmet eden bir adamın öldürülmesinden de öyle rahatsız falan değil.

Osmanlı ile İngiliz askeri arasındaki farklara baktığında Osmanlı'nın kimler tarafından, İngilizlerin ise kimler tarafından desteklendiğini gördüğümüzde o toprakları kaybetmemiz babında sağlam doneler alabiliyoruz filmden.

Sonuçta bizim bu bölgedeki tarihi bağımız babında da izlenmesi gereken yılın en başarılı dünya sineması sanat eseridir.


Hiç yorum yok: